Aydın Karacasu’da 45 Derece Sıcakta Çalışan Üretici Kadın: Sıcaktan Değil Zamlardan Yıldık

Posted by

ÖZGÜR DEDEOLUK

(AYDIN)- Aydın’ın Karacasu ilçesinde 45 derece sıcaklıkta tütün kırımı yapan üreticiler sıcaklardan ve gelen zamlardan şikayet etti. Üretici Fatma Çevik, “Bıktık yaşamaktan bıktık, her gün panikle kalkıyoruz. Her şeye geliyor zam, bizim işe gelmiyor. Ne oldu, rençper bitti. Ben gerçekten ‘yeter’ diyorum. Güneş öldürücü. Belli olmuyor mu halimizden. Sıcak çok fena. Öldük, öldük sıcaktan. Millet denizde yüzüyor biz burada yüzüyoruz. Emekli olacağım diye burada gece gündüz çalışıyorum ama verdikleri 10 lira maaş. Karın doymaz bu parayla” dedi.

Aydın’da 35 bin dekar ile en çok tütün üretim alanına sahip olan ve bin 200 tütün üreticisinin bulunduğu Karacasu’da yüzlerce tarım işçiliği de tütünden geçim sağlıyor. 45 derece sıcakta tütün kırımı sürerken işçi ve üreticiler sıcaktan çok aralıksız gelen zamlardan ve gelecek kaygısından dert yandı. Şubat ayında başlayan tohum ekiminin ardından nisan ayında fidan dikimleri yapıldı. Mayıs ayı sonunda başlayan kırımlar 45 derece sıcakta devam ediyor. Yağışların olmaması sebebiyle sulama yaparak ürünlerini yetişmeye çalışan üreticilerin günlerinin büyük bir bölümü tarlada geçiyor. Sıcaklardan dolayı gece 02.30’da tarlaya giren çiftçiler sabah 11.00’e kadar kırım yapıyor. Tütünlerin sıcakta yanmaması için hummalı bir şekilde çalışan üreticiler öğleden sonra saat 16.00’da bir kez daha tarlaya girip akşam 08.00’e kadar kırım yapıyor. Günde bazen çift mesai yaparak ürünleri zarar görmeden hasat etmeye çalışan üreticiler evleri haline dönen tarlalarda kavurucu sıcakla ve gelecek kaygısı ile mücadele ediyor.

“Memur alıyor maaşını gidiyor denize”

40 yıldır gerek üretici gerek işçi olarak tarımın içinde olan Fatma Çevik, şunları söyledi:

“Bıktık yaşamaktan bıktık, her gün panikle kalkıyoruz. Her şeye geliyor zam, bizim işe gelmiyor. Ne oldu, rençper bitti. Ben gerçekten yeter diyorum. Güneş öldürücü. Belli olmuyor mu halimizden. Sıcak çok fena. Öldük, öldük sıcaktan. Biz alışkınız ama yeni yetmeler zorlanıyor. Piştik biz zaten. Gece 02.30’ta girip sabah 11.00’da çıkıyoruz. Akşam 16.00’da girip akşam 08.00’de çıkıyoruz. 40 yıldır yapıyorum. El atsınlar bizden tarafa. Emeklilik yaşını 55’e çeksinler. Biz yorulduk artık. Bir memur az da alsa 9 gün tatili var. Hani bizim tatil? Biz bayramın 2. günü tarlaya girdik. Bayram seyran yok. Etleri soktuk dolaba, koştuk tarlaya. Çocuklarımızın masrafı ağır, Bağ-Kur öyle. Memur alıyor maaşını gidiyor denize. Sosyal hayat, marka, giyim her şey az da olsa var. Biz gezemiyoruz. Hiçbir şeyimiz yok. Kirli çamaşırın içindeyiz işte. Terin içinde kirin içinde, sırtımız yağdanlık gibi oldu. Memnun musunuz; memnunuz diyoruz artık. Ne diyebiliriz. Memnun mu oluruz? Millet denizde yüzüyor biz burada yüzüyoruz. Emekli olacağım diye burada gece gündüz çalışıyorum ama verdikleri 10 lira maaş. Karın doymaz bu parayla. Çoluğumuz çocuğumuz okuyor. Sesimizi duyan yok.”

“Yağışın olmamasından dolayı boylanmadı”

Üretici Özlem Evlatoğlu ise, “44 yaşındayım. Çocukluğumdan bu yana bu işi yapıyorum. Üretici olmadığım zamanlar da yevmiyeye gittim. Herkesin bu şekilde tütünü yok. Ekici bu sene çok daha mağdur. Daha çok yıkıldı. Yeterince büyümedi. Geçen yılki kadar tütün asla yok. Sıcaklardan kaynaklandı. Yağmurun, yağışın olmamasından dolayı boylanmadı küçük kaldı. Bu şekilde az da olsa büyüdüyse suyun sayesinde. Devamlı suladığımız için. Dikerken de kuru toprağın içine diktik. Su verdik vermesek bu şekilde olmazdı zaten. Haftada suladık, 15 günde bir suladık. İnsan boyu tütün olması lazım aslında. İklim değişikliklerinden dolayı kaynaklanıyor” dedi.

“Emeğimizin karşılığını biz de almak isteriz”

Sözlerini sürdüren Evlatoğlu, şu ifadelere yer verdi:

“Şubat ayından bu yana tütünle ilgileniyoruz. Çocuğumuz gibi gözümüz gibi bakıyoruz. Emeğimizin karşılığını biz de almak isteriz. Yeri geliyor yemek yapamıyoruz. Kuru soğan ekmek yiyip geçiyoruz. Buraya gelmek zorundayız. Gece gündüz uykumuz yok. Başka işimiz mesleğimiz de yok. Gece 02.30’da başlıyoruz mesela sabah 11.00’e kadar. Sonra 16.00’dan akşam 20.00’ye kadar kırıyoruz yine. Şubatta tohumu attım. Nisan’da dikimi yaptım. Mayıs’ın 24’ünde kırıma başladık. O zamandan beri tarlalardayız. Çocuk gibi ilgileniyoruz. Bir kilo zeytin yağı 250- 300 lira ama bir kilo tütün 180 lira. Bu bizim emeğimizi kurtarmıyor yani. Maliyetler ağır. Bir depo mazot 45 lira. Bir işçi yevmiyesi bin 100 lira. İşçiye verdiğimiz para gözümüzde değil ama bir kilo tütünün 200 lira olmasını isterdik. Bizim sesimizi duysunlar başka hiçbir şey istemiyorum. Güneş de olsa artık emeğinizin karşılığını almak için bunları toplamamız lazım. Bu yüzden artık sıcaklar bile koymuyor. Her şeye rağmen tütün ucuz kaldı.

“Sözleşmeyi 180’den imzaladık ama 200 olmasını beklerdik”

Kendin yaparsan kurtarıyor. Çok fazla işçi çalıştırırsan zor. Geçen sene kilo fiyatı 115 liraydı. Sonra 122,5 oldu baş fiyat. Bu sene sözleşmeyi 180’den imzaladık ama 200 olmasını beklerdik. Maliyetler ağır. Geçen sene bir yevmiye 600 liraydı. Bugün bin 200 lira oldu. Yüzde yüz arttı ama tütün kilo fiyatı yüzde yüz artmadı. Bir kilo mazot 40- 45 lira. Emeğimiz çok ve emeğinizin karşılığını istiyoruz. Emeğimizin karşılığını tam anlamıyla alamıyoruz. Devam da etmek zorundayız. Çünkü başka çaremiz yok. Eşim emekli ama 10 bin lira emekli aylığı da yetmiyor ki. 2 çocuğum var. İkisi de okuyor. Evimiz kira değil ama başka gelir kaynağımız yok. Günlük işe gitsen kazanmıyorsun. Üretip elimizde 5-10 kuruş kalsın çoluğumuzun çocuğumuzun ihtiyacını karşılayalım diyoruz. Kalıyor mu kalıyor Allah’a şükür. Çocuklarımız için çalışmak zorundayız. Başka çaremiz yok. Çocukluğumuzdan bu yana bu işi yapıyoruz. Severek de yapıyoruz. Ekmeğimizi helalindan kazanıyoruz. Sıcak da olsa bize koymuyor çok şükür çünkü helalinden kazanıyoruz. Helal para her zaman iyi bir şeydir.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir